Güncel

Kayıp yakınları 27 yıl önce gözaltında kaybedilen Zozan Eren’in akıbetini sordu

Kayıp yakınları bu haftaki eylemlerinde, 27 yıl önce gözaltında kaybedilen Zozan Eren’in akıbetini sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eyleminin 787. haftasını Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Eyleme kayıp yakınları, İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, Cumartesi Anneleri/İnsanlarından Besna Tosun, DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça, DEM Parti Diyarbakır İl Eş başkanı Pınar Sakık, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile hak savunucuları katıldı. Eylemde, gözaltında zorla kaybedilenlerin ve faili meçhul saldırı sonucu katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde Kulp’ta 25 Eylül 1997’te gözaltında kaybedilen Zozan Eren’in akıbetini soruldu.

Eylemde konuşan Cumartesi Annleri/İnsanlarından Besna Tosun, “Benim hikayem 29 yıl önce Diyarbakır’da başladı. Sıradan bir hayatım varken, devlet gelip köyümde benim hayatımı cehenneme cevirdi. Benden kendi karşıtını yarattı, bir insan hakları savunucusu yarattı. 29 yıl önce babam, gözlerimizin önünde gözaltına alınarak kaybedildi. 29 yıldır mücadele ediyoruz. Birçok annemiz hakikate ulaşamadan vefat etti. Çocuklarımızı sağ istiyoruz diyen anneler, 29 yıl sonra bir kemiğe, bir mezar taşına razı hale getirildiler. Bizim annelerimize bunu yaşatanların hesabını sormak için mücadele ediyoruz. Ben, babamın katillerini gördüm. Onu katleden polislerle göz göze geldim. Bunun öfkesi ve acısıyla yaşıyorum. Ama bu acıyı bir direnişe cevirdim. Kayıplarımızı bulana kadar, hesap sorana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kaydetti.

Zozan Eren’in kaybediliş hikayesini, İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Elçi Elçi okudu. Elçi, “Orhan Eren ile kaybedilmeden önce dönemin Kulp Kaymakamı Zozan Eren’e kendi isteğiyle tayinini başka yere aldırmasını söyler. Kaymakamla görüştükten sonra Eren’i kaymakamlıkta görevli iki polis, ‘Sen PKK’lilere ilaç gönderiyorsun, onun için buradan gitmek zorundasın’ diyerek tehdit eder. Ertesi gün yani cumartesi günü anne Toprak, Kulp Jandarma Karakolu’na başvuru için gider. Karakoldakiler; tatil olduğunu ileri sürerek başvurusunu kabul etmeyip pazartesi günü gelmesini söyler. Pazartesi günü anne Pembe Toprak, Kulp Savcılığı’na başvurarak durumu izah etmeye çalışır. Savcı Angül Karakolu’nu arayarak bilgi alır. Karakoldakiler, ‘kaçırma olayının gerçekleştiğini, Orhan ve Zozan Eren’in PKK militanları tarafından kaçırıldığını bildirir” sözleriyle Zozan’ın nasıl kaybettirildiğini hatırlattı.

Elçi sözlerine şöyle devam etti: “Savcı bu bilgiyi anne Pembe Toprak’a iletir ve Angül Karakolu’na gitmesini, akabinde Diyarbakır Valiliği’ne başvurması tavsiyesinde bulunur. Daha sonra anne Pembe Toprak dilekçe ile önce Angül Karakolu’na başvuruda bulunur, fakat karakol komutanı, kendisine ‘Çiftin PKK militanları tarafından kaçırdığını’ söyler. Buradan bir netice alamayan anne Toprak, Diyarbakır Valiliği’ne başvuruda bulunur. Vali, annenin huzurunda Lice ve Kulp Jandarma karakollarını arar ve çocuklarının PKK militanları tarafından kaçırıldığını kendisine söyler.

Çiftin arabasının Angül Karakolu’nun yakınında bulunmasına rağmen militanların Zozan ve Orhan Eren’i kaçırdığı bilgisi inandırıcı gelmemekle birlikte, somut bir delille de ortaya konulmaz. Yine de tüm idari ve hukuki mercilerce ısrarla aileye bu bilgi verilir. İç hukuk yollarında bir netice alamayan aile davayı AİHM’e taşır. 21 Şubat 2005 yılında AİHM “Yaşam hakkı ihlalinden” Türkiye’yi mahkûm eder”

Eylem, bir dakikalık oturma eylemiyle sona erdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu